
ÇOCUKLARDA KAYGI: BELİRTİLER, NEDENLER VE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Kaygı, yaşamı tehdit eden ya da düşünsel anlamda bu şekilde algılanan bir çeşit alarm duygusudur. Böyle zamanlarda bireyler kendilerine acı veren durumları yok sayabilir, reddedebilir, içsel ve dışsal savunma mekanizmalarına başvurabilirler. Bastırılan, bilinç dışına itilen ve çözülmeyen sorunlar kişinin tedirgin, endişeli ve kaygılı olmasına yol açar. İnsanın çevreyi algılayış tarzına göre kaygı nedenleri değişebilir. Reddedici veya küçük düşürücü tutumlar çocukların kaygılı bir tutum yaratmasına sebep olabilir. Bazı yaşam deneyimleri de çocuklarda kaygıyı tetikleyebilir. Örneğin, yeni bir okula başlamak, boşanma, yeni bir eve taşınmak ya da ayrılık gibi büyük bir yaşam değişikliği kaygıya yol açabilir. Ebeveynleri veya bakıcıları tarafından aşırı derecede övülen veya eleştirilen çocuklar da kaygıya daha yatkın olabilir. Travmatik bir olay yaşayan çocuklar da kaygı geliştirebilir. Kaygı, her yaştan insanın zaman zaman yaşadığı doğal bir duygudur. Ancak, çocuklar için bu duygu bazen zorlayıcı ve karmaşık hale gelebilir. Çocuklarda kaygı, onların gelişimsel süreçlerini, okul performanslarını, sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitelerini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle ebeveynler ve eğitimciler, çocuklardaki kaygı belirtilerini tanıyıp onlara uygun destek sağlamada önemli bir rol oynarlar. Peki, çocuklarda kaygı nedir, nasıl ortaya çıkar ve bu durumla nasıl başa çıkılabilir?
1. Çocuklarda Kaygı Nedir?
Kaygı, kişinin tehdit algıladığı durumlarda hissettiği bir alarm sistemidir. Çocuklar, günlük yaşamlarında farklı stres kaynaklarıyla karşılaştıklarında bu duyguyu yaşayabilirler. Ancak bazen kaygı, çocukların gerçek bir tehdit veya tehlike olmadığında bile yoğun ve sürekli bir endişe hali olarak ortaya çıkabilir. Bu durum, çocukların normal gelişim süreçlerini aksatabilir ve sürekli bir stres hali yaşamalarına neden olabilir. Çocuklardaki kaygı, yaş ve gelişim seviyesine göre farklı şekillerde kendini gösterebilir.
2. Çocuklarda Kaygı Belirtileri
Çocuklar, kaygılarını her zaman açık bir şekilde ifade edemeyebilirler. Bunun yerine, kaygılarını davranışları, fiziksel tepkileri veya duygusal tepkilerle dışa vurabilirler. Kaygılandıklarında belirli bir durum veya etkinliklerden kaçınabilirler, bunlarla karşılaştıklarında çok üzülebilir ve sıkıntıya düşebilirler. Ayrıca konsantre olmakta güçlük çekebilir, sinirli olabilir veya öfke patlamaları yaşayabilirler. Kaygı aynı zamanda kişinin kendisi hakkında olumsuz düşüncelere veya inançlara neden olarak yetersizlik, değersizlik veya kendinden şüphe duyma duymasına yol açabilir. Fiziksel olarak da nefes alışverişinde hızlanma, terleme, avuç içlerinin sürekli soğuk ya da sıcak olması, kalp çarpıntıları gibi belirtiler de gözlemlenebilir.
- Fiziksel Belirtiler: Mide bulantısı, baş ağrısı, mide ağrısı gibi fiziksel şikayetler çocuklardaki kaygının yaygın belirtileri arasındadır. Özellikle okul ya da sosyal etkinlikler öncesi bu tür şikayetler artabilir.
- Uyku Problemleri: Çocuklar kaygı yaşadıklarında uykuya dalmakta zorlanabilir, sık sık uyanabilir veya kâbuslar görebilirler.
- İçe Kapanma: Kaygılı çocuklar, arkadaşlarıyla oynamak veya sosyal etkinliklere katılmak istemeyebilirler. İçe kapanma, sosyal kaygının bir göstergesi olabilir.
- Davranışsal Belirtiler: Aşırı sinirlilik, huzursuzluk, öfke nöbetleri ve aşırı ağlama gibi davranışsal tepkiler kaygıya işaret edebilir.
- Ayrılma Kaygısı: Özellikle küçük yaşlardaki çocuklar, ebeveynlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarında yoğun kaygı yaşayabilirler. Bu durum, okula gitmek istememe ya da ebeveyne aşırı bağımlılık şeklinde kendini gösterebilir.
3. Çocuklarda Kaygının Nedenleri
Çocuklardaki kaygının birçok farklı nedeni olabilir. Bu nedenler, çocukların yaşadıkları ortam, deneyimleri, kişilik özellikleri ve gelişim süreçlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
- Aile İçi Stres: Ebeveynler arasındaki tartışmalar, boşanma, taşınma ya da maddi sorunlar gibi aile içi stres kaynakları çocuklarda kaygıyı tetikleyebilir.
- Okul Stresi: Akademik baskılar, sınav kaygısı, öğretmenler veya arkadaşlarla yaşanan sorunlar da çocuklarda kaygıya yol açabilir. Özellikle performans kaygısı, çocukların okul başarısını ve motivasyonunu olumsuz etkileyebilir.
- Sosyal Baskılar: Çocuklar, yaşıtları tarafından kabul edilme ve popüler olma gibi sosyal baskılarla karşılaştıklarında kaygı yaşayabilirler. Sosyal kaygı, arkadaş ilişkilerini ve sosyal becerileri geliştirme süreçlerini zorlaştırabilir.
-Travmatik Deneyimler: Kaza, hastalık, ölüm gibi travmatik olaylar çocuklarda uzun süreli kaygıya yol açabilir. Bu tür durumlarda çocuklar, güvensizlik ve belirsizlik hissetmeye daha yatkın olabilirler.
- Mükemmeliyetçilik: Bazı çocuklar, her şeyin mükemmel olmasını istemek gibi mükemmeliyetçi eğilimler geliştirebilirler. Bu durum, çocukların başarısızlık korkusunu ve dolayısıyla kaygı düzeylerini artırabilir.
4. Çocuklarda Kaygıyla Başa Çıkma Yolları
Çocuklarda kaygının azaltılması ve sağlıklı bir şekilde başa çıkılması, ebeveynlerin ve eğitimcilerin desteğiyle mümkündür. Çocuklardaki kaygıyla başa çıkmada etkili olabilecek bazı stratejiler;
• Çocukların düşüncelerini ve duygularını yargılamadan gözlemlemeyi öğrenmeleri onların farkındalıklarının artmasını sağlar. Bu da kaygıyla baş etme becerilerinin gelişmesini sağlar.
• Derin nefes egzersizleri, kas gevşemesine dayalı fiziksel faaliyetler de kaygıyla baş etmede büyük fayda sağlamaktadır.
• Çocukların kaygılarını görselleştirmesi veya yazması da onların rahatlamasına imkân verir.
• Olumlu ve telkin edici şekilde çocukların kendileriyle konuşmaları onların sağlıklı başa çıkma stratejilerini geliştirmelere yardım eder.
• Çocukların hayallerini içeren yer veya kişileri görselleştirerek meditasyon yapmaya çalışmaları da onlara bu konuda destek olur.
• O anda çocuğun hissettiği kaygının yoğunluğunun kalıcı değil de, geçici olduğunu sıklıkla kendisine hatırlatması da rahatlamasını sağlar.
• Işıkları kısmak, sakinleştirici müzik dinlemek veya kitap okumak da çocukların kaygıyla baş etmesine destek olur.
• Çocuk üzerinde aşırı baskı kurmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü bu durum onun kaygısının miktarını artırır.
• Destekleyici ve istikrarlı bir ortam yaratmak çocukların kaygısının azalmasına yardımcı olabilir. Güvenli ve besleyici bir ev ortamı sağlamak, tutarlı rutinleri sürdürmek ve çocuğun başarıları için olumlu pekiştirme sağlamak onların rahatlamasını sağlayabilir.
• Ebeveynlerin, çocukların kaygılandıkları anlarda gevşeme egzersizlerini yapabilmeleri için ilk adım olarak beraber bunları yapmaya çalışmaları onların bu duyguyu yaşadıklarında kendilerinin yapma alışkanlığı kazanmaları için motive edici olur.
• Çocuklar kaygılı olduklarında, duygularını kabul etmek ve bunları doğrulamak çok önemlidir. Bu duyguların normal olduğunu ve onları desteklemek için orada olduklarını anlatmaları onlara iyi gelecektir.
• Çocuğu desteklemek önemli olsa da aşırı güven vermek ters tepebilir. Bunun yerine, çocuğu korkularıyla yüzleşmeye teşvik edin ve kaygılarını yönetecek beceri ve kaynaklara sahip oldukları konusunda güvence verin.
• Çocukların duygularını paylaşabilecekleri güvenli bir ortam yaratmak, kaygıyı azaltmanın en önemli adımlarından biridir. Ebeveynler, çocuklarının kaygılarını dinlemeli ve onların duygularını anlamaya çalışmalıdır.
• Çocuklara kaygının normal bir duygu olduğunu ve herkesin zaman zaman bu duyguyu yaşadığını anlatmak önemlidir. Bu, çocukların kaygıyı daha iyi anlamalarına ve yönetmelerine yardımcı olabilir.
• Günlük rutinler, çocuklara güvenlik ve kontrol hissi verir. Düzenli uyku saatleri, yemek saatleri ve oyun zamanları, çocukların kaygılarını azaltmada yardımcı olabilir.
• Çocukların başardıkları küçük şeyleri bile takdir etmek, onların özgüvenlerini artırır ve kaygıyı azaltır. Özellikle çaba ve sabır göstermelerine yönelik olumlu geri bildirimler vermek önemlidir.
• Çocukların kaygısı günlük yaşamlarını ciddi şekilde etkiliyorsa, bir çocuk psikoloğundan profesyonel yardım almak önemli olabilir. Uzmanlar, çocukların kaygıyla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir ve ailelere rehberlik sağlayabilir.
Çocuklarda kaygı, gelişim süreçlerinde karşılaşılan doğal bir duygu olmasına rağmen, zamanında fark edilip uygun müdahaleler yapılmadığında olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ebeveynler ve eğitimciler, çocuklardaki kaygı belirtilerini tanıyarak onlara doğru şekilde yaklaşmalı ve destekleyici bir ortam sunmalıdır. Kaygıyla başa çıkma becerilerini erken yaşta geliştiren çocuklar, gelecekte daha güçlü ve sağlıklı bireyler olma yolunda önemli adımlar atmış olurlar. Unutulmamalıdır ki, kaygıyı anlamak ve yönetmek, çocukların hem akademik hem de duygusal gelişimi için kritik bir öneme sahiptir.