DEPREM SONRASI ÇOCUKLARI OLUMSUZ ETKİLERDEN KORUMAK İÇİN

DEPREM SONRASI ÇOCUKLARI OLUMSUZ ETKİLERDEN KORUMAK İÇİN

Dr. Elif Küçükoğlu Ülkemiz, 6 Şubat sabahı sarsıntıya uyandı. Bölgede bulunanlar için hayati risk taşıyan depremin sarsıntısını hepimiz hissettik. Ekran karşısına kilitlendiğimiz, ne olduğunu anlamaya çalıştığımız ilk birkaç saatin ardından yaraları sarmak için seferber olduk.

Güvelik her birimizin birincil motivasyonuydu. İster yakınımız olsun, ister hiç tanımadıklarımız, Kahramanmaraş’ta, Gaziantep’te, Hatay’da, Osmaniye’de, Malatya’da, Adana’da, Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da, Adıyaman’da ve Kilis’te yaklaşık 14milyon insanı etkileyen deprem hepimizin duygu dünyasını da alt üst etti. Afetleri yıkıcı ve etkili kılan tahmin edilemezliği, aniden olması, insanların gücünü aşması ve çok büyük coğrafi alanlarda etkili olmasıdır (McFarlane, Policansky ve Irwin, 1987. Akt: Bulut, 2009). Bir taraftan deprem kuşağında olduğumuzu bilirken diğer taraftan zamanlaması ve etkisi karşısında tedbir almayı erteleyen zihnimiz, bu yıkıcı güç karşısında çaresiz hissetmemize neden oldu.

Araştırmalar doğal felaketlerden en çok yara alan grupların çocuklar, gençler ve yaşlılar olduğunu göstermektedir. Çocuklar da yetişkinler gibi deprem felaketinden korkarlar. Ne var ki depremi, biz yetişkinler gibi kontrolümüz dışında olan doğal bir olay olarak anlamakta güçlük çekerler (Erkan, 2010). İster depremi bizzat yaşamış olsun, ister ekran karşısından deprem görüntülerini izlesin, ne olduğunu tam olarak bilemedikleri ancak yıkıcı etkisine tanık oldukları bu durum, çocuklar için korku kaynağına dönüşür. Her birimiz için olduğu gibi ama en çok da çocuklar için yıkıntı altından sağ salim çıkmanın yanı sıra bir başka korunma ihtiyacını ortaya çıkar. “Güvende olmak” sadece bedensel güvenliği değil sosyal ve duygusal olarak da güvende olmayı içerir. Zira depremin travmatik etkisi, günlük yaşam deneyimlerimiz arasında olmayan tepkileri de doğuracaktır. Herkes için travmatik etkisi olan bu tür olaylar karşısında, çocukların davranışları "anormal" durumlara karşı geliştirilen "normal" tepkiler olarak tanımlanır (American Psychiatric Association, 2000). 

Özellikle deprem hakkında bilgi sahibi olmayan, korku ve panik duygularının kontrolsüz davranışlara neden olduğu evlerde bulunan veya ebeveynlerinin kaygıları yüksek olan çocuklar diğerlerine göre daha fazla etkilenebilirler. Bu nedenle, bir deprem kuşağı ülkesi olarak en önemli hedefimiz deprem bilincinin sağlanması olmalıdır. Deprem bilinci, deprem öncesinde karşı alınabilecek kişisel ve yapısal önlemlere dair bilgi ve farkındalık, deprem sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlere dair bilgi ve farkındalık sahibi olmaktır. 

Bu makalenin içeriği çocuklara odaklandığı için konu çocuklarla ilgili bilinçlilik çerçevesinde incelenecektir. Depreme dayanıklı binaların inşası, eşyaların duvara sabitlenmesi gibi yapısal tedbirleri bir yana bırakacak olursak deprem öncesinde çocuklarla yapılacak en önemli hazırlık, bir deprem ülkesi olduğumuza dair farkındalık kazandırmaktır. “Ülkemizde depremler olur, bunun sebebi de yerin sallanmasıdır. Böyle olunca bazen binalar ve içindeki eşyalar ayakta durmakta zorlanabilir” gibi basit bir açıklama bazı çocuklar için yeterli olabilir. Bu cevap yeterli değilse çocuklar soru sormaya başlarlar. Genellikle “neden” sorusu çocukların zihinlerini meşgul eder. Çocuklar merak ettikleri konularda çok fazla soru sorarlar. Onların depremle ilgili hiçbir soru geçiştirmeye, konuyu kapatmaya çalışmayın. Eğer ne cevap vereceğinizi tam olarak bilemiyorsanız ya da o an soruyu cevaplamaya hazır hissetmiyorsanız: "Sorduğun soruyu anladım, cevabı için biraz düşünmem gerek. Sorunu yarın/araştırıp/şu kitaba bakıp cevaplayacağım." diyerek zaman isteyin. Sonrasında onu mutlaka cevaplayın. Cevapsız kalırsa, gördükleri, sınırlı bilgisi ve hayal gücünün de etkisiyle boşlukları kendisi dolduracaktır. Bütün bu sorular aslında “güvende” olup olmayacağına dair kaygıları da içerir. Bilginin gücünü kullanın. Deprem sırasında nasıl davranmamız gerektiği hakkında konuşabilir, denemeler yapabilirsiniz. “Çök-kapan-tutun” hareketini gösterebilirsiniz.

Okul öncesi dönemde çocuklar, deprem anında ve sonrasında olan biteni anlamakta zorluk yaşarlar. Ayrıca duygularını anlamakta, kendilerini, yaşadıklarını ve hissettiklerini ifade etmekte zorlanırlar. Okul öncesi dönem çocuklarının ortak özelliği, herhangi bir olumsuzlukta kendilerini sorumlu kılmalarıdır. ‘Benim yüzümden böyle oldu, ben yaramazlık yaptığım ya da annemi kızdırdığım için böyle oldu’ derler yani benmerkezli düşünürler.Okul çağındaki çocuklar ise bunun bir doğal afet olduğu anlatıldığında durumu anlar. Ancak “Bana ve aileme ne olacak?” şeklindeki sorgulamaları ve endişeleri ortaya çıkabilir. 

Doğal afeti bizzat yaşamış veya medya aracılığıyla yaşananlara tanık olmuş 3-5 yaş aralığındaki çocuklarda tepkisel davranış değişikliklerinin meydana geldiği ifade edilmektedir. Özellikle bu yaş grubunda maruz kalınan doğal afetin etkisi ile korku, şaşkınlık ve güvensizlik hali sık görülür (Erden vd. 2009; Erden vd. 2011: Akt: Tuncer vd, 2021). Bütün çocuklar bu türden afetlerle meydana gelen hasar ve kayıpları atlatmak için farklı yollara başvurabilirler. Doğal afetlerin çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerini inceleyen çalışmaların birçoğu anksiyete ve depresyon belirtileri üzerinde yoğunlaşmıştır (Cheng vd. 2018; Felix vd. 2011: Akt: Tuncer vd, 2021 ).

Deprem gibi yıkıcı bir afet söz konusu olduğunda çocuklar temelde "kendini güvende hissetme" ile ilgili kaygılar yaşarlar.  Bu nedenle yetişkinlerin öncelikli tavrı güven duygusu oluşturmaya yönelik olmalıdır. Deprem bölgesinde olmayan çocukların mümkün olduğunca deprem ile ilgili konuşmalara, ekran karşısında deprem görüntülerine maruz kalmamalarına dikkat edilmelidir. Depremi bizzat yaşamış çocuklar için ise zorlayıcı davranışlardan (kapalı alanlara girmek vb..), önemsemez tavırlardan (korkacak bir şey yok vb..) uzak durmalıdır.

Çocukların güven alanı sarsıldığından bebeksi davranışlara geri dönüş, parmak emmeye başlaması veya tırnak yemesi, anne ve babaya sürekli yapışık olma, yalnız kalamama, uykuya dalmakta güçlük çekme gibi davranışlar görülebilir. 

  • Sık sık, güven verici, sevgi ifadeleri içeren sözcüklerle gözlerinin içine bakarak konuşmak çocukların güvende hissetmelerine yardım edecektir.
  • Kucaklamak, sarılmak, dokunmak gibi fiziksel temaslar da duygusal olarak rahatlamaya yardımcı olur.
  • Gün içinde meşgul olacakları, hareket edecekleri bedensel aktiviteler, uykuya geçişte sohbet ve kitap okuma, her şeyin yeniden yoluna gireceğine dair güvence vermek çocukları rahatlatır.

Ekran önünde yıkım, afet, acı, çaresizlik görüntülerini izleyen çocuklar, depremi bizzat yaşamasalar da etkilenirler.

  • Bu nedenle haberleri takip ederken çocukların sesleri duymadığı, görüntüleri izlemediği ortamlarda olmaya dikkat edin.
  • Bulundukları ortamlardan onların kaygılanmasına neden olacak konuşmalardan sakının.

Çocuklarımızla depremle ilgili sağlıklı iletişim kurmaya çalışsak da normal olmayan bir durum yaşıyoruz, kayıplarımız var. Normal olmayan durumda normal tepkiler veremeyiz. Çocukların ise yaşadıkları kaygıyı da biz yetişkinlerden farklı ifade edebileceklerini unutmayalım. Onları dinlemek, duyguları hakkında konuşmak ve bol bol kucaklaşmak iyi gelecektir. Çocuklarınızın depremle ilgili meraklarını açık, net cümlelerle ve çok fazla detay vermeden gidermeye çalışın.

Onları görüntülerden korumaya çalışırken amaç yaşanan felaketi yok saymak değil, bunun çocuklar üzerindeki etkisini kontrol altında tutma çabasıdır. Özellikle küçük çocuklar dünyayı güvenilir ve tahmin edilebilir olarak algılama ihtiyacındırlar. Bu algıyı alt üst edecek böylesi bir felaket, aynı zamanda yetişkinlerin güçlerinin ve becerilerinin de sorgulanmasını beraberinde getirebilir. Depremi bizzat yaşamış çocuklar için “her şeyin yoluna gireceğine” olan inanç güçlü tutulmalıdır. Deprem bölgesinde olmayan ama depremle ilgili görüntülere, konuşmalara maruz kalan çocuklar da kendilerini güvende hissetmeyebilirler. Bir deprem olduğunu, bununla ilgili insanlara yardım etmek için herkesin çok çalıştığını söylerken; kendi eviniz ve deprem güvenliğiniz hakkında güvence vermeyi unutmayın. “Güvende olduğunu” sık sık duymak çocukların önemli ihtiyaçları arasındadır. 

Tüm bunlar olup biterken korkmamasını söylemek çocukların kaygılarını gidermez. Tam tersine yaşadığı duyguyu ifade etmesine izin vermek ve bu duyguyu kabul etmek kendini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır: “Olanlar seni korkutmuş/ endişelendirmiş olabilir; biliyorum. Ama annen ve baban bir tehlike anında seni korumak için yanında olacak. Biz seni koruruz”. 

Çocukların en çok duymak ve hissetmek istedikleri şey, güvende olduğunuz ve gerekli önlemleri aldığınızdır. 

BİLGİ HEPİMİZİ GÜÇLÜ KILAR.

 

Kaynaklar:

American Psychiatric Association (2000). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (Rev. 4th ed.). Washington, DC 

Bulut,S. (2009) Depremden sonra çocuklarda görülen travma sonrası stres tepkilerinin yaş ve cinsiyetler açısından karşılaştırılması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi: 2009, 4 (31), 43-51

Erkan, S. (2010) Deprem yaşayan ve yaşamayan okul öncesi çocukların davranışsal/duygusal sorunlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültes Dergisi: 2010/II (28), 55-66.

Küçükoğlu, E. (2022) QUICK Sigorta:Güvende Olmak. Menova Yayınları: İstanbul

Tuncer, N. , Sözen, Ş. & Sakar, Ş. (2021). Okul öncesi eğitimde deprem farkındalığı: Deprem benden küçüksün” projesi, Tokat ili örneği . International Journal of Educational Spectrum , 3 (1) , 1-27 . 

Benzer Haberler

AİLE -TOPLUM-ÇOCUK İLİŞKİSİ Aile, sürekli bir gelişim ve değişim süreci içerisindedir. Ekonomik koşulların zamanla değişmesi ve endüstrinin gelişmesi sonucu olarak geniş ve ata... Devamını Oku
Okula Adım Adım 1 ... Devamını Oku
Hafızamızla Oynayalım Mı? Hafıza yeni bilgi edinme, bunları beyinde depolama ve iste... Devamını Oku